bahçe katı.. ilk başta kulağa hoş geliyor, ama dezavantajları çok sanki.
şu an Tire'de bahçeli müstakil bir evdeyiz. bahçeyi sulayınca burnuma gelen toprak kokusu, güneşte beyazlayan, rüzgarla havalanan çamaşırlar... bebeğimizin sıkılınca evden dışarı çıkmak zorunda kalmamamız.. çok güzel bunlar, istanbul'da asansörü olmayan bir apartman dairesinin 4. katında oturduğumuzu düşünecek olursak hele.
amma ve lakin davulcusu, kedisi, köpeği, motosikletlisi... hepsi pencerenin dibinden geçiyor gibi geliyor insana. komşunun kapısı vurulunca, bizimkisi zannediyorum. bir yandan da sesten bebeğim uyanırsa korkusu. ve tabi pencereden içeri süzülebilecek meraklı bakışlar...
bana göre değilmiş anladım. geriye kaldı iki seçenek:) gönlüm çatı diyor, şu iknci resimdeki gibi bir kitaplık harika olurdu


Hiç yorum yok:
Yorum Gönder